29 Temmuz 2013 Pazartesi

PENCERE ÖNÜ

Ankara'nın merkezinde bir yerlerde oturuyorsanız yeşilliğe hasretsiniz demektir :) Ben bu hasreti gidermek adına, pencere önlerimi çiçeklerle doldurdum . Evlenmeden önce anneme  evde ne çok çiçek olduğundan yakınırdım. Sonra bana bir şeyler oldu buraya gelince, çiçek aşkı sardı dört bir yanımı :) Pencere önlerinde fesleğen , maydanoz, dereotu, nane bile yetiştirdim. (KOÇTAŞ'ta pencere önü bostanı adıyla satılan, her şeyi içinde fide tohumları var. Saksı, toprak, tohum hepsi içinde )

Saksılarımı İkea'dan almıştık. Menekşelerin yeri kesinlikle cam önü olmalı. Camdan uzak bir yerde dururken üzerlerinde tek bir çiçek bile yoktu. Cam önüne alınca  edepsizce coştular. Bu, çiçeklerin dökülmüş hali. Kaktüs de çok arsız bir bitki sağ olsun :) en baştaki beyaz saksıda küçük bir kaktüs vardı, bir süre sonra minik minik yavruladı, ben o minik yavruları başka saksılara diktim.Çok çaba harcamaya gerek yok, nerdeyse toprağa atsanız rastgele, orada büyüyecek.  Minik saksılara dikip arkadaşlarıma bile hediye ettim, çok cici bir hediye :)
Cam önünden kapı önüne geldik :) Kapımız sürekli hareket halinde olunca onu sabitlemeye karar verdik.Eşimin bana yolladığı bir çiçeğin vazosunu atmaya kıyamamıştım. Onu İkea'dan aldığımız renkli taşlarla doldurdum, en üste de tealight mumlardan koydum, hem mumluk hem kapı tutacağı oldu. (Herhangi bir cam kavanozla da yapılabilir, hatta ben tatile gittiğimizde deniz kumu ve midye kabukları toplayıp bir de onunla denemeyi düşünüyorum)
Herkesin kapısı sizlere açık olsun efendim, hoşçakalın :)

HUZURLU KEYİF KÖŞESİ :)

Yalnızlık başka şey kendinle baş başa kalmak başka...Yalnızlık çoğu zaman sıkıcı olabiliyor; ama insan bunu kendisiyle baş başa kalmaya dönüştürdüğünde oldukça keyifli olabiliyor. Sizler kendinizle baş başa kaldığınızda neler yaparsınız?


 

Bu sallanan  koltuğu öğretmenliğe ilk başladığımda yataş'tan almıştım. Nereye tayinim çıktıysa onu da beraberimde götürdüm. Hayatımda hiç sobalı evde oturmamıştım ;ama tayin olduğum yerlerde bunu da yaptım :) Sobalı bir evin en keyifli yanlarından biri hiç şüphesiz üstünde güğümünüz kaynarken yanında kıvrılıp uyumaktır . Ben uzun kış gecelerinde sobanın keyfini en çok bu koltukla çıkardım. Elimde kahvem, çıtır çıtır yanan sobam, pencerenin kenarına koyduğum sallanan koltuğum...Dışarıda lapa lapa yağan kara nazır çook kitap okudum bu koltukta, arkadaşım oldu o benim :) Evlendikten sonra onu bırakıp Ankara'ya gelmek içime sinmedi, tabii onu da taktım peşime :) Evimizde bir hobi odamız olsun istedik. Küçük bir odamız var, kendi zevkimize göre döşedik. Malum Ankara'da deniz olmadığından odamız bize denizi çağrıştırsın isterdik, zemindeki mavi halıyı epey bir aramıştık. Sallanan koltuğumuzu da odamızla uyumlu hale getirmek için kaplamaya karar verdik. Minderler demire sabit olmadığından kaplamak oldukça kolay oldu. Kaplama işini annem yaptı-ellerine sağlık onun- Burada oturup kahve içmek ve kitap okumak çok keyifli.
 
Eee kitap ve kahveye eşlik edecek en güzel şey tabi ki müzik...Plakçalar merakımı bilen eşim -sağ olsun-bana geçen yıl güzel bir sürpriz yapmış :) Bayılıyorum o plaklardan gelen nostaljik sese.

Plaklarımızı muhtelif yerlerden aldık, eski plakları bulmak biraz zordu ;ama şimdi ilgiye paralel olarak yaygınlaştı. 33 lük orijinal plaklar hele ki ünlü şarkıcıların plakları 200-300 civarında; ama 45'lik plaklar daha uygun. 5-10 tl civarında. Biz plaklarımızın bir kısmını Ankara'da her ayın ilk pazarı kurulan antika pazarından ,bir kısmını da Ankara kalesinde bir dükkandan aldık.

Bu plak saati de kalede alışveriş yaptığımız plakçı bayan hediye etti bize.Yeni evli olduğumuzu anlayınca bu da benim hediyem olsun dedi sağolsun.Elinizde eski plaklarınız varsa basit bir saat düzeneğini bu plağın ortasına geçirerek yapabilirsiniz.( Sadece akrep,yelkovan ve saniyeyi plağın ortasındaki deliklerden geçirip arkasına koyduğunuz saat aksamına takıyorsunuz.)
İşte böylee...Çok klişe bir üçlü; ama aynı zamanda vazgeçilmez de! Zamana yenik düşmeyecek bu üçlünün sallanan koltukla buluşması harika, burası benim huzurlu keyif köşem...
 
 
Bu  arada koltuğu kapladıktan sonra artan kumaşla taburemize minder, ütü sepetimize örtü yaptık :)Dikiş biliyorsanız ne mutlu size...
Herkese keyifli ve huzurlu günler :)

26 Temmuz 2013 Cuma

SOSYETE PAZARINA GEEEL :)

Uzun zamandır alışveriş yapmıyordum. Alışveriş tutkumu törpülemek maksatlı bir eylemdi bu :) İstikrarlıydım, taaa ki dün Sıhhiye sosyete pazarına gidene dek :) Sosyete pazarlarına bayılıyorum. Hele ki şanslıysanız ve o hafta pazarda sizi güzel sürprizler bekliyorsa tadından yenmiyor :) Güzel şeylere az miktarda paralarla sahip olmak sanırım bütün bayanların tutkusu ...Sosyete pazarlarında bunu yaşamak mümkün...

Sezonun modası neon renkli bu tişörtü saaaadece 1 tl'ye aldım.
 Bu tişörtü de eğlenceli bulduğum için aldım, bir de fiyatı 1 tl olunca ... :)
 
 
Pantolon Bershka...Ama ben onu pazarda bir sergiden 7.5 tl 'ye aldım.Havuç kesim ve paçaları fermuarlı.Çok istiyordum bu modelden almayı.Kısmet bu sergiyeymiş :) Üzerindeki penye bluzu da addax'tan sadece 4.95 e aldım.

Eşimin pembe pantolon sevgisi için aldım; kendim için değil :) fiyatın 7.5 tl oluşu ayrı bir güzellik tabii...Pantolon yine Sıhhiye pazarından.


Eveeeet geldik çanta ve ayakkabılara.Bu renge bayılıyorum, çok canlı; yaz kış kullanabilirim.Çanta CÇS marka.Onunla pazarda bir sergide karşılaştık, göz göze geldik ve aşk galip geldi, onu orada bırakamazdım :) Ayakkabıların şirin kurdelesi, rengi ve saaaadece 10 tl oluşu beni benden aldı ben de onu pazarcıdan aldım :)))
 
 


 
 

Şimdilik bu kadar canlar ... Hoşçakalın

22 Temmuz 2013 Pazartesi

ŞİRİN KURABİYELER

Bu tarifi facebook ta nefis yemek tarifleri diye bir sayfa var oradan buldum.gerçekten çok güzel tarifler var.Bu kurabiye de un kurabiyesi kıvamında . Malzemesi kolay ,yapımı kolay öyle güzel işte :)

Yapımına gelince: 1 su bardağından biraz az sıvıyağı bir kaba koyalım.İçine 1- 2 çay kaşığı kabartma tozu , bir çorba kaşığı pudra şekeri ve bir paket kakaolu puding ekleyelim. Malzememizi kaşık yardımıyla karıştırıp içine yavaş yavaş un katalım(2-3 su bardağı civarında) Sonra hamurumuzu yoğuralım.( kulak memesi yumuşaklığında olacak). elimizle yuvarlak şekiller verip 175 derece fırında 15-20 dk pişirelim. Tarifte limon büyüklüğünde yapın demiş.Ben ceviz büyüklüğünde yapıp biraz yassılaştırıp kağıt kalıplarda pişirdim.Sunum daha şık oldu. Bu arada fırından çıkınca biraz yumuşak gibi oluyorlar.Sanki kırılacak gibi hatta :) Ama soğudukça kendine geliyor.

Üzerine damla çikolata koydum, istenirse fındık,ceviz,hindistan cevizi de konulabilir.Afiyet olsun :)

13 Temmuz 2013 Cumartesi

BEZELYE SALATASI

Bu bezelyeleri canım babam elleriyle minik bahçesinde yetiştirdi, tamamen organik :) Yapılışını annemden öğrendim ve hemen denemek istedim.Çok basit ve lezzetli :)
Bezelyeleri haşlıyoruz.(Ama çok fazla yumuşamayacak ) Haşladığımız bezelyelerin suyunu süzüp bir kaba alıyoruz. İçine közlenmiş kırmızı biber, tane mısır , bol miktarda taze soğan, dere otu, salatalık turşusu, maydanoz doğruyoruz, havuç rendeliyoruz.. Sosu için zeytinyağı, sarımsak ,tuz, nar ekşisi ve bol limon kullandım. Bir güzel karıştırıp afiyetle yiyoruz. ben tavuklu pilavın yanına garnitür olarak hazırlamıştım , misafirlerim de beğendi, tavsiye ederim. Afiyet olsun :)

MİNİK POĞAÇALAR

Herkese hayırlı ramazanlar :) Efenim bu poğaçalar bildiğiniz mayalı hamurdan yapılıyor. ( un ,su, dr oetker instant maya, biraz şeker, biraz tuz,azıcık sıvı yağ, hepsi göz kararı :) dilediğiniz büyüklükte şekil verebilirsiniz de atıştırmalık olsun derseniz ceviz büyüklüğünde toplar hazırlayabilirsiniz.

poğaçalarınız piştikten sonra minik bir kesik açıp içine lor peynirli ve maydanozlu karışımdan koyuyoruz. ( kaşar peyniri ve sucuk ya da patates püresi de olabilir; arzuya göre )
Kahvaltıda güzel oluyor, sahur için de yapılabilir. Afiyet olsun :)